Cuma Yıldırım . " Başkalaşım Anıtı "
Kapitalizmin kaçınılmaz sonucu olarak, emeğin meta haline gelmesiyle özne makineleşir; kendisine ve çevresine yabancılaşır. Bu etkiden sıyrılabilen özne ise otorite ve sistemin dayattığı yaptırımlarla karşılaşmaktadır. Söz konusu huzursuz atmosfer; otoriter yönetim, teknolojik gelişmeler ve popüler kültürle gündelik yaşam pratiğimize dahil olan yeni alışkanlıklara ilişkindir. Özne bu kaotik ortamın içerisinde savrulurken, iktidar mekanizması da toplumsal belleğin inşasını gerçekleştirir.
Sergide, bu sorunsallar dizisi, öznenin kendi kimliğini bulma çabaları, toplumsal yapı ve katmanları içerisinde nerede konumlanacağına dair sorular ve konular etrafında şekillenmiştir. Başrolde olan beton ve imgesi; bireyin içinde bulunduğu bu düzende geçirdiği başkalaşımın izdüşümlerine ilişkindir. Gündelik gerçeklikte, nesne olarak; sert, soğuk, taşınması ve tahribatı zor bir yapı elemanı olan beton; işlerde ortaya çıkan distopik kurgularda; hazır nesne bağlamı ve çağrıştırdığı psikolojik/sosyolojik anlamlara karşılık gelir. Demir şeritler; organik bir form gibi betonun iskeletini ve uzuvlarını oluştururken, soluk ve kirli renkler de içinde yaşadığımız gerçekliğin temsilini oluşturur.